4 Haziran 2013 Salı

TÜRKİYE'M SAĞDUYU!..

Düşündüm de müslümanlar kaç fırkaya ayrılmış.. Hz. Muhammed aleyhisselam buyurmuştu ya: ''Ümmetim yetmişüç fırkaya ayrılacak, bunların sadece bir fırkası cennete girecek..'' diye.

Çeşit çeşit dernekler altında çeşit çeşit fikirler.. Adı İslamı savunuyor görünüyor, sözde İslamcı fakat yediği içtiği kafirinkinden, münafığınkinden ayrı gitmiyor.

Şu olaylardan sonra bir daha düşündüm; müslüman kaos çıkarır mı? Müslüman bulunduğu vatanın fesada uğramasına sevinir mi? Hani Kur'an'mızda yeryüzünü fesada vermeyin buyruluyordu. Hani Efendimiz sallallahü aleyhi vesellem; ''Başınızdaki amire itaat edin, kulağı kesik bir habeşli dahi olsa'' diyordu.

Haklar ve özgürlükler kavga ve gürültüyle mi istenir? Protesto yapma hakkın var fakat protestolar böyle mi yapılır? Başkasının mülküne zarar verilir mi? Neden kırıldı bankaların camları? Neden yakıldı polis otoları? Neden polise linç girişimleri yapıldı. Polis bu ülkenin evladı değil mi? Senin benim güvenliğimi korumak için orda ana kuzuları.. Suçu ne polisin? Onların anacıkları nasıl zahmetlerle yetiştirip bu günlere getirdi onları. Ülkenin selameti için görev başında olan polise nedir ki öfken? Ne yapmaya çalışıyorsun? Amacın nedir ki senin?

Bütün bunlar müslüman Türkiye'ye müslümanca bakış. Müslüman olmasa bile medeniyetle bağdaşır mı yapılanlar?

Biz bir olan Allah'a ibadet ve dua eden bir toplumuz. Acımızı kederimizi önce Rabbül alemine arzederiz. Odur işiten ve bilen.

Ahh Rabbim melekler...

-Yeryüzünde kan döken bir kavim mi yaratacaksın, demişlerdi.
-Ben sizin bilmediğiniz şeyler bilirim, buyurmuştun ve sustu meleklerin. Ademe eşyayı öğrettin. Meleklere öğretmediğini Ademe öğrettin ve bildi Adem sorduklarını. Sen öğretirsen bilir çünki mahlukat ve melekler bilememişti Adem'in bildiklerini. Dediler ki:

Noksan sıfatlardan seni arı biliriz, bize bildirdiğin şeylerden başka bilgimiz yok. Şüphe yok ki sen, her şeyi bilirsin, hüküm ve hikmet sahibisin...

Sabahın nuruyla  yalvardım. Tan yeri ağarınca.. Şafağa yemin ederim, buyuran Sen. Şafak vakti ne güzel! Sabah namazı vakti ne güzel! Tanrım! Muhammed ümmetine rahmet eyle. Akıl, iz'an ver.

Dünyanın her yerinde kan gövdeyi götürüyor. Orta asya perişan. Savaş, bomba, çığlıklar.. İçimizdeki zayıflar hürmetine!..

Ya Rab! Hala haksızlıklar olsa da ülkem güllük gülüstanlık.. Evlerde Kur'an sesleri yükseliyor. Hz. Muhammed'in sözleri konuşuluyor meclislerde.. Melekler bu kutlu anları göklerden seyretmekte. Kur'an okunan evler yeryüzünde yıldız gibi parlamakta.. Ah Mevla!.. Meleklerine seni anan bu kulları gösterirmişsin..

Habibim, buyurduğun zât ellerini semaya açıp yalvarmıştı: ''Bu bir avuç insanı helak edersen yeryüzünde sana ibadet edecek kimse kalmaz!..''

Ne badireler atlattı bu millet. Oyun üstüne oyun kurdular. Yenile yenile yenmeyi öğrenemedik mi? Artık sağduyuluyuz. Artık Kur'an ve sünnetten haberdarız. Artık ne yapacağımızı bilen bir topluluğuz. Şeytana artık papucunu ters giydireceğiz. Birliğimiz ve beraberliğimizin bozulması için hazırlanan tuzaklara düşmeyeceğiz. Çünki Allah'ın ipi Kur'an'a sarıldık biz. Muhammed'in yolunun yolcusuyuz biz. Bu iki kıymetli vesika elimizdeyken birliğimiz beraberliğimiz bozulmayacak.

Türkiye'm!..

Bütün provakasyonlara rağmen SAĞDUYULU olmalıyız!

                                                       Teslime Gülsen Nurdoğan




Hiç yorum yok: