Abdullah İbn-i Mübarek.. Mübarekoğlu mübarek.. Türk asıllı ilk muhaddislerden. Tebe-i tabiinin büyüklerinden.. Cengaver, zühd ve ver'a sahibi kumandan..
Rahmetli hocam onu anlatırken bu tabiri kullanırdı: ''Mübarek oğlu mübarek!'' Bu anlatım bile üzerinde düşünülürse muhatabına onun hakkında çok şey fısıldar.
Şehinşah-ı ulema derlerdi ona.
Tezkiretül Evliya yazarı kitabında Abdullah İbn-i Mübarek'in tevbesinin sebebini şöyle anlatır:
Bir kadına aşık idi. Kışın soğuk bir gecede maşukasının evinin diyarı altında durdu. Maşuka da duvar üstüne çıkmış idi. Birbirlerine bakıp durdular. Müezzin sabah ezanını okurken Abdullah yatsı ezanı okunuyor sandı. Aşık olduğu kadın dedi ki:
-Ey Mübarek oğlu utanmaz mısın ki bütün gece nefsin için ayakta durursun. Eğer imama uymuş olaydın imam da namaz için Kur'an'ı uzatmış olsaydı melul olurdun. Abdullah bu sözü işitince içine ateş düştü. Derhal tevbe eyledi, ilim ve Kur'an'la meşgul oldu.
Herkese hadis rivayet etmezdi. Bir gün Merv valisi Abdullah Bin Ebil -Abbas, Abdullah Bin Mübarek'in evine katibiyle birlikte hadis yazmaya geldi. Sorduğu hadisleri rivayet etmemesi üzerine vali katibine:
-Kağıtları topla! Anlaşılan Mübarek'in oğlu bizi hadis yazmaya layık görmediler, deyip kalktı. Abdullah İbn-i Mübarek'in kendilerini bahçe kapısına kadar uğurladığını gören vali:
-Bizi hadis rivayetine layık görmediğiniz halde niçin uğurluyorsunuz, deyince Abdullah İbn-i Mübarek:
-Ben bedenimi sizin için alçaltmayı istedim fakat Resulullah'ın hadisini sizin için alçaltmayı istemedim, dedi.
İmam-ı Azam Ebu Hanife ve İmam Malik'e talebe olmuştur. Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi vesellemin hadis-i şeriflerini Merv'de ilk toplayan Abdullah İbn-i Mübarek olmuştur. Kitaplarında yirmi binin üzerinde hadis-i şerif bulunduğu nakledilir. Dört bin kişiden hadis dinlemiş, bunlardan yalnız bin tanesinden hadis rivayet etmiştir.
''Müstehapları yapmakta gevşek davranan sünnetleri yapamaz. Sünnetleri yapmakta gevşek davranmak, farzların yapılmasını zorlaştırır. Farzlarda gevşek davranan da marifete, Allah'ın rızasına kavuşamaz.'' buyururdu.
''Biz çok ilimden ziyade az da olsa edebe muhtacız'' sözü ne kadar manidardır.
Bir yıl ticaretle uğraşır, kazancının hepsini fakirlere dağıtırdı. İkinci yıl İslamiyeti yaymak için cihada, düşmanla harbe giderdi. O medresede hoca, camide vaiz, aynı zamanda tüccar ve harpde de bir cengaverdi. Harp esnasında tanınıp da insanların kendisini övmesinden çekindiği için yüzüne peçe takardı. Aynı zamanda ilim öğrettiği talebesine öğrendiği ilme karşı para verecek kadar alicenap bir insandı. O'nda bir müslümanın bütün güzel halleri birleşmişti.
İlk Türk hadis alimi olması itibariyle de Türk İslam tarihi açısından önemli bir şahsiyettir. Tarsus, Misis taraflarında cihadlara katıldığı anlatılır.
Bir müslüman kendisine idol arıyorsa Abdullah İbn-i Mübarek'i idol edinmelidir. Çünki onda en güzel huylar ve meziyetler toplanmıştır.
Fudayl Bin İyad: Onu sevmemin asıl sebebi Allah'ü Teala'dan çok korkmasıdır, der.
Abdullah Bin Mu'sab: Hadis ve fıkıh ilmini, Arap edebiyatını iyi bilen, şecaati, ticareti, cömertliği ve yanında olmadıkları zaman da, arkadaşlarına muhabbeti kendisinde toplamış mümtaz bir zattı, der.
Rahmetli hocam onu anlatırken bu tabiri kullanırdı: ''Mübarek oğlu mübarek!'' Bu anlatım bile üzerinde düşünülürse muhatabına onun hakkında çok şey fısıldar.
Şehinşah-ı ulema derlerdi ona.
Tezkiretül Evliya yazarı kitabında Abdullah İbn-i Mübarek'in tevbesinin sebebini şöyle anlatır:
Bir kadına aşık idi. Kışın soğuk bir gecede maşukasının evinin diyarı altında durdu. Maşuka da duvar üstüne çıkmış idi. Birbirlerine bakıp durdular. Müezzin sabah ezanını okurken Abdullah yatsı ezanı okunuyor sandı. Aşık olduğu kadın dedi ki:
-Ey Mübarek oğlu utanmaz mısın ki bütün gece nefsin için ayakta durursun. Eğer imama uymuş olaydın imam da namaz için Kur'an'ı uzatmış olsaydı melul olurdun. Abdullah bu sözü işitince içine ateş düştü. Derhal tevbe eyledi, ilim ve Kur'an'la meşgul oldu.
Herkese hadis rivayet etmezdi. Bir gün Merv valisi Abdullah Bin Ebil -Abbas, Abdullah Bin Mübarek'in evine katibiyle birlikte hadis yazmaya geldi. Sorduğu hadisleri rivayet etmemesi üzerine vali katibine:
-Kağıtları topla! Anlaşılan Mübarek'in oğlu bizi hadis yazmaya layık görmediler, deyip kalktı. Abdullah İbn-i Mübarek'in kendilerini bahçe kapısına kadar uğurladığını gören vali:
-Bizi hadis rivayetine layık görmediğiniz halde niçin uğurluyorsunuz, deyince Abdullah İbn-i Mübarek:
-Ben bedenimi sizin için alçaltmayı istedim fakat Resulullah'ın hadisini sizin için alçaltmayı istemedim, dedi.
İmam-ı Azam Ebu Hanife ve İmam Malik'e talebe olmuştur. Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi vesellemin hadis-i şeriflerini Merv'de ilk toplayan Abdullah İbn-i Mübarek olmuştur. Kitaplarında yirmi binin üzerinde hadis-i şerif bulunduğu nakledilir. Dört bin kişiden hadis dinlemiş, bunlardan yalnız bin tanesinden hadis rivayet etmiştir.
''Müstehapları yapmakta gevşek davranan sünnetleri yapamaz. Sünnetleri yapmakta gevşek davranmak, farzların yapılmasını zorlaştırır. Farzlarda gevşek davranan da marifete, Allah'ın rızasına kavuşamaz.'' buyururdu.
''Biz çok ilimden ziyade az da olsa edebe muhtacız'' sözü ne kadar manidardır.
Bir yıl ticaretle uğraşır, kazancının hepsini fakirlere dağıtırdı. İkinci yıl İslamiyeti yaymak için cihada, düşmanla harbe giderdi. O medresede hoca, camide vaiz, aynı zamanda tüccar ve harpde de bir cengaverdi. Harp esnasında tanınıp da insanların kendisini övmesinden çekindiği için yüzüne peçe takardı. Aynı zamanda ilim öğrettiği talebesine öğrendiği ilme karşı para verecek kadar alicenap bir insandı. O'nda bir müslümanın bütün güzel halleri birleşmişti.
İlk Türk hadis alimi olması itibariyle de Türk İslam tarihi açısından önemli bir şahsiyettir. Tarsus, Misis taraflarında cihadlara katıldığı anlatılır.
Bir müslüman kendisine idol arıyorsa Abdullah İbn-i Mübarek'i idol edinmelidir. Çünki onda en güzel huylar ve meziyetler toplanmıştır.
Fudayl Bin İyad: Onu sevmemin asıl sebebi Allah'ü Teala'dan çok korkmasıdır, der.
Abdullah Bin Mu'sab: Hadis ve fıkıh ilmini, Arap edebiyatını iyi bilen, şecaati, ticareti, cömertliği ve yanında olmadıkları zaman da, arkadaşlarına muhabbeti kendisinde toplamış mümtaz bir zattı, der.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder