26 Nisan 2013 Cuma

SEBE MELİKESİ

Süleyman Davud'a varis oldu ve şöyle dedi:
''Ey insanlar bize kuş dili öğretildi, bize her şeyden verildi. Şüphesiz bu, gerçekten apaçık bir ihsandır.''

Kuşlar ordularıydı, cinler ordularıydı ve insanlardan orduları vardı. Görkemli ordularıyla Karınca vadisine yaklaşınca bir karınca şöyle dedi:

''Ey karıncalar! Haydi evlerinize girin, Süleyman ve ordusu farketmeyerek sizi kırıp geçirmesin!''
(Bu ayeti okurken bizim evdeki karıncalardan utandım. E mübarekler elektrikli süpürgeyi çalıştırdığımda kaybolsanız a! Maalesef makinenin borusu onları bir mıknatıs gibi çekiyor..)

(Süleyman) onun (karıncanın) sözüne gülercesine tebessüm etti ve şöyle dedi.......

Kuşları araştırdı ve ''Ne oluyor, hüdhüdü göremiyorum. Yoksa kayboldu mu?'' dedi. ''Elbette ona şiddetli bir azap ile azap ederim veya onun boynunu keserim ya da bana (nerede olduğu hakkında) kesin bir delil getirir.''

Hüdhüdün haddine mi izinsiz çekip gitmek? Önemli bir nedeni vardı ortadan kaybolmasının. Çok geçmeden geldi ve ''Senin öğrenemeyeceğin bir şey öğrendim, sana Sebe'den sağlam bir haber getirdim.'' dedi.



Alabildiğince uçan, uzak diyarlar aşan hüdhüd Sebe'de yöneticilik yapan ve büyük bir tahtı olan zengin bir kadın gördüğünü fakat onun ve halkının Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiğini söyledi. Ve ardından:

 -Allah, başka ilah yok ancak O var. Büyük arşın sahibidir O!'' diyerek Allah'ı tazim etti.

-Bakalım doğru mu söylüyorsun, yoksa yalancılardan mı oldun? diyen ordular sahibi Süleyman aleyhisselam Sebe melikesine ulaştırması için, hüdhüde bir mektup verdi.

Mektubu alan Sebe'nin kraliçesi Belkıs, konseyini topladı ve:

''Ey konsey üyeleri! Şüphesiz bana çok değerli bir mektup getirildi.''  dedi. ''O Süleyman'dan gelmekte. O Rahman ve rahim Allah'ın ismiyle başlamaktadır. Bana başkaldırmayın, bana boyun eğip gelin! demektedir. Ey konsey üyeleri! Bana ne yapacağım konusunda görüş bildirin. Ben sizin fikirlerinizi almadan hiç bir karara varmam''. dedi.

 Sebe melikesi Belkıs'ın bir yönetici olarak gayet nazik bir şekilde yönetim kurulu üyelerine danışmasına hayranım..

Konsey üyeleri güçlü bir devlet olduklarını ve savaşmayı iyi bildiklerini fakat son kararı yöneticilerinin vereceğini söylediler. Melike nazik olduğu kadar zeki ve akıllı bir kadındı.

-Doğrusu krallar bir memlekete girdiler mi orayı perişan ederler. Ahalisinin saygın olanını rezil, kepaze ederler. Evet onlar böyle yaparlar, dedi. Onlara elçisiyle bir hediye göndereceğini ve elçinin ordan ne ile döneceğini bekleyeceğini söyledi.

Süleyman aleyhisselam hediyeyi umursamadı ve ''Allah'ın bana verdiği sizin verdiklerinizden daha hayırlıdır.'' dedi. Elçiye,
-Onlara dön! Yemin olsun ki onlara karşı gelemeyecekleri ordular ile gelirim, onları oradan zelil ve alçalmış olarak çıkarırım, dedi.

Süleyman aleyhisselam kendi konsey üyelerine döndü:
-Ey konsey üyeleri! Hanginiz bana onun tahtını onlar bana boyun eğip gelmeden önce getirebilir, dedi. Cinlerden bir ifrit,
-Ben onu sana sen yerinden kalkmadan getiririm. Şüphesiz ben bunu yapabilecek güçteyim, güvenilirim, dedi.

Yanında kitaptan bir bilgi olan biri, yani ilim sahibi biri:
-Ben onu sana gözünü kırpmadan getiririm, dedi. Süleyman aleyhisselam tahtı yanında hazır bulunca:
Bu, Rabbimin ihsan ve ikramındandır. Şükür mü edeceğim yoksa nankörlük mü yapacağım, bunu imtihan etmek için yaptı. Kim şükrederse, ancak kendine şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse , şüphesiz benim Rabbimin kimsenin şükrüne ihtiyacı yoktur, (tersine) ihsan ve ikramı boldur, dedi.

Sebe melikesi Belkıs Süleyman aleyhisselamın huzuruna gelmeden önce iman etmiş, müslümanlardan olmuştu. Süleyman aleyhisselamın sırçadan (camdan) köşküne gireceği zaman sırçayı derin bir su sandı, ıslanmasın diye eteklerini topladı. (Süleyman)

-O, sırçadan yapılmış parlak bir köşk, dedi. Sebe'nin melikesi Belkıs:
-Ey Rabbim!
Ben kendime zulmettim, Süleyman ile birlikte, alemlerin Rabbi olan Allah'a boyun eğip, teslim oldum, dedi.

Selam olsun Süleyman aleyhisselama ve selam olsun Sebe melikesi Belkıs'a!.. Selam olsun mürselin'e ve ehli imana!...

''Sultan süleymana kalmayan dünya
Dağlar birbirinden ayrılır bir gün.''

NOT: Gerekli bilgi için Neml suresine bakınız.

                                                                    Gülsen Nurdoğan


 

Hiç yorum yok: