2 Aralık 2012 Pazar

Keçiboynuzu çiçeği bu kadar kötü kokabilir mi?...

Allah'ın selamı, rahmeti üzerinize olsun...
Nasılsınız?.. Allah hepimize sağlık sıhhat, iman huzuru ve bol, ilim dolu, hikmet dolu gün ve geceler bahşeylesin..
Gün ve geceler bahşeylesin: ''Onlar ki gerek ayaktayken ve gerek otururken, gerekse yanları üzerinde yatarken Allah'ı anarlar....''Al-i İmran 191. ayet
Bunu demek istiyorum. Başka türlü huzur bilmiyorum. Ben de sizin için bu gerçek huzuru diliyorum.
Birkaç gündür şehir dışındaydım. Çocukluğumuzda birlikte oynadığımız fakat nerdeyse otuz yıldır biraraya gelip hasbihal edemediğimiz akraba ve dostlarımızla birlikte olduk...
Bu dört günlük geziden geriye kalan ilginç şeylerden biri ilkokul öğrencisi akıllı bir kız çocuğunun söyledikleriydi..
- Afrika'daki insanlar.. dedi. Bu arada akşam beşte eve gelen çocuk acıkmıştı ,çünki fırındaki böreklerin ancak saat yedi gibi çıkacağını söylemişti fırıncı. Rahmetli büyük amcamın kızı tekrar eve gidip gelmeyelim diye fırında beklemeyi tercih etti. Bu arada çocuklarla konuşuyorduk. Çok zeki, çok şirin çocuklardı.
Çok acıkan çocuk Afrika'daki insanları hatırladı ve: ''Onları dünyanın diğer ülkelerine dağıtsalar..'' dedi.
İlginç şeylerden birisi de keçibonuzu çiçeğinin kokusuydu. Akşam bir ev gezmesine gittik. Yani aslında akraba olarak çok yakın, fakat birbirimizi neredeyse tanımadığımız bir akrabayla tanışmaya :))
Keçiboynuzu ağacının yanından geçerken keskin bir koku, çamaşırsuyu kokusunu andıran.. Yanımdaki amcamın kızı geri döndü, ağacın altına vardı. Derin bir nefes alarak, ''Benim duyduğum kokuyu sizde duyuyor musunuz,'' dedi. ''Çamaşırsuyu kokusu'' dedi o akıllı, şirin çocuklardan biri. ''Birisi bulaşık yıkıyordur'' dedim ben de.. ''Hayır bu koku ağaçtan geliyor'' dedi. Başımı kaldırıp ağaca baktım. Keçibonuzu ağacının meyvelerini dahi toplamıştım bir zaman. Fakat çiçek açtığını bile düşünmemiştim. Çiçekleri vardı ağacın. Burnumuza tuttuk ve o keskin kokunun çiçekten geldiğini gördük. ''Çok iğrenç kokuyor'' diyordu amcamın kızı. Çocuklar burnunu kırıştırıyorlardı. Evet kötü bir kokuydu lakin bir çiçekten geliyordu bu. Ağaçlarda hissederler. Kur'an'da yer ve göklerin Allah'ı tesbih ettiği, ahirette ağaçların, taşların, çalı, ot ne varsa her nesnenin şahitlik yapacağı söylenmekte. Ağaç incinmez miydi?.. Hakaret değil miydi, onun çiçeğiydi o!.. Bizim çocuğumuz bize tatlı, onun çocuğu da çiçeğiydi... '' O kadar da kötü kokmuyor'' dedim. Sahiden bence, o kadar kötü kokmuyordu...
Ve bir de yol kenarında salkım salkım meyvesi olan bir yabani çiçek gördüm. Meyvesi bir dikendi. Bu yüzden ilgimi çekti. Öyle güzeldi ki salkım salkım...Fotoğraf makinam yanımda değildi. Bir tane kopardım. İşte bu o!
Bu dikeni amcamın kızına gösterdim. ''Aaa abla, bu geçenki geldiğinde gördüğün çiçeğin dikeni...'' Aman Allah'ım. O güzel çiçeklerin mi bu şimdi?.. İri, beyaz çiçeklerini görmüştüm. Çevreye mis gibi kokuları yayılıyordu. Bildiğiniz kır bitkisi. Fakat zambak gibi mi desem işte iri çiçekli, hoş kokuluydu. Koparmak istediğimde ''Zehirli olabilir abla'' demişti...
Çok ilginç gerçekten....
Bu kadar güzel çiçek zehirli olabilir mi?.. Keçiboynuzu çiçeği bu kadar kötü kokabilir mi?...
                           Teslime Gülsen Nurdoğan                              
 

1 yorum:

perviz dedi ki...

bunun tohumunu sakin yemeye kalkismayin bunun ismi durman tohumlari insani iflic eder