Afrika'daki aç insanları hatırlayan çocuk: Onları dünyanın diğer ülkelerine dağıtsalar, diyordu.Sabahki kahvaltımla duruyorum anne, çok acıktım.. diye mızmızlanıyordu. Birkaç saatlik açlık ona, Afrika'daki aç insanlarla empati kurmayı öğretmişti.
Çekyatın üzerindeki not defterimde yazanları bana gösterdi
-Bu ne demek?
-Neyi sordun?
-Empati..?
Facede, Üstün Dökmen'in bir videosunu dinlerken aldığım notlardı bunlar.Bir çocuğa faydalı bir şey öğretmek için iyi bir fırsattı.Defteri elime alıp anlatmaya başladım:
-Empati karşıdakini anlamaktır.Empatide yandaşlık yoktur.Sempatide yandaşlık var..
-Sempati nedir?..
-Canayakınlık, sıcakkanlılık..Bir insanın bir insanı sevmesi yani bir şeye sevgi duymak..
Yani sempatide yandaşlık var, empatide yok. Yani karşındaki insanın halini anlaman demek. Örneğin sen, az önce çok acıkmıştın ve Afrika'daki insanları hatırlamıştın. Açlığın ne feci bir şey olduğunu öğrenmiştin...
-Hıı! anladım..
-Peki 'Onbir yaşından sonra çocuk soyut düşünür' ne demek?
-Soyut ne demektir, önce onu anlayalım. Soyut gözümüzle göremediğimiz fakat aslında var olan varlıktır. Örneğin Allah vardır fakat göremiyoruz. Onun var olduğunu biliyoruz.Soluduğumuz havanın var olduğunu biliyoruz fakat havayı görebiliyor muyuz?..
Ne tevafuktur ki biraz önce kardeşinin ev ödevinde soyut ve somut kavramından bahsetmiştik. Soyut ve somut kavramını çok iyi bildiğinden eminim.
-Gelelim, burda bir not daha var.'Dokuz-on yaşında somut düşünür' Yani çocuklar dokuz- on yaşında somut düşünür.
-Kaç yaşındasın?..
ımmm?..
-Ha, yani onbir yaşına gireceksin, girmek üzeresin. Yani tam sınırdasın..))
Aklıma daha önce bir yerlerden okuduğum 'Çocuklar Dokuz- on yaşında Allah'ı somut bir varlık olarak düşünür' bilgisi geldi.
Sanırım Ahmed-i Yesevi hazretlerinin anlatıldığı bir kitaptan okumuştum.
-Peki sen Allah çok büyüktür, derken ne anlıyorsun?
Ellerini kocaman açtı ve:
-Böööyle bir şey yukardan aşağıya...
Halbuki Allah hiçbir şeye benzemez. Çünki her şeyi O yaratmıştır, dedim..
Ve aldığım notların hiç ummadığım bir anda işe yaramasına çok sevindim.
Teslime Gülsen Nurdoğan
Çekyatın üzerindeki not defterimde yazanları bana gösterdi
-Bu ne demek?
-Neyi sordun?
-Empati..?
Facede, Üstün Dökmen'in bir videosunu dinlerken aldığım notlardı bunlar.Bir çocuğa faydalı bir şey öğretmek için iyi bir fırsattı.Defteri elime alıp anlatmaya başladım:
-Empati karşıdakini anlamaktır.Empatide yandaşlık yoktur.Sempatide yandaşlık var..
-Sempati nedir?..
-Canayakınlık, sıcakkanlılık..Bir insanın bir insanı sevmesi yani bir şeye sevgi duymak..
Yani sempatide yandaşlık var, empatide yok. Yani karşındaki insanın halini anlaman demek. Örneğin sen, az önce çok acıkmıştın ve Afrika'daki insanları hatırlamıştın. Açlığın ne feci bir şey olduğunu öğrenmiştin...
-Hıı! anladım..
-Peki 'Onbir yaşından sonra çocuk soyut düşünür' ne demek?
-Soyut ne demektir, önce onu anlayalım. Soyut gözümüzle göremediğimiz fakat aslında var olan varlıktır. Örneğin Allah vardır fakat göremiyoruz. Onun var olduğunu biliyoruz.Soluduğumuz havanın var olduğunu biliyoruz fakat havayı görebiliyor muyuz?..
Ne tevafuktur ki biraz önce kardeşinin ev ödevinde soyut ve somut kavramından bahsetmiştik. Soyut ve somut kavramını çok iyi bildiğinden eminim.
-Gelelim, burda bir not daha var.'Dokuz-on yaşında somut düşünür' Yani çocuklar dokuz- on yaşında somut düşünür.
-Kaç yaşındasın?..
ımmm?..
-Ha, yani onbir yaşına gireceksin, girmek üzeresin. Yani tam sınırdasın..))
Aklıma daha önce bir yerlerden okuduğum 'Çocuklar Dokuz- on yaşında Allah'ı somut bir varlık olarak düşünür' bilgisi geldi.
Sanırım Ahmed-i Yesevi hazretlerinin anlatıldığı bir kitaptan okumuştum.
-Peki sen Allah çok büyüktür, derken ne anlıyorsun?
Ellerini kocaman açtı ve:
-Böööyle bir şey yukardan aşağıya...
Halbuki Allah hiçbir şeye benzemez. Çünki her şeyi O yaratmıştır, dedim..
Ve aldığım notların hiç ummadığım bir anda işe yaramasına çok sevindim.
Teslime Gülsen Nurdoğan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder