19 Ocak 2016 Salı

KEŞMEKEŞ

Garip bir devirden geçiyoruz. Fikirler devriminden. Keşmekeş bir dünya oldu dünyamız.

Bir tarafta yıllardır çocuk, yaşlı demeden öldüren, yakıp yıkan terör örgütü pkk var. Adı tescillenmiş katliamlarla. Zalim, hunhar. Ve başka başka nice terör örgütü.

Diğer tarafta bu zalimleri alabildiğine destekleyenler var. Garip olan da bu destekçilerden bir yenisinin Üniversite okutmanlarından, akademisyenlerden gelmiş olması. Rahmetli Es'ad Coşan; insanlıktan nasipsiz olanların bir de tahsilli olmasını  ejderhaya kanat takmak olarak değerlendirmişti. Allah ejderhaya bir de kanat taksaydı halimiz ne olurdu, demişti.

Bu hilkat garibesi insanlar yecüc-mecüc müdür? Deccalin ordusu mudur, aklım almıyor. Allah bunların şerrinden korusun. Zaten bütün şerirlerin şerlerine karşı Allah bize yeter. O ne güzel vekildir ne güzel yardımcıdır.

Bir kaç gün önce televizyon ekranlarına yansıyan bir görüntü de oldukça şaşırtıcı. CHP'den bir kaç milletvekili TRT'nin bir programını Atatürk'e hakaret gerekçesiyle RTÜK'ü bastı. Bu zatı muhteremlerden bir tanesi Atatürk'ün eleştirilemeyeceğini bağıra bağıra anlatmaya çalışıyordu. Trt'nin bahsedilen bu programını izlemiş değilim. Fakat bana tuhaf gelen neden Atatürk'ün eleştirilemeyeceğiydi. Atatürk bir insan değil mi? İnsanlar ise her zaman eleştirilebilir.

Bu sözümden benim Atatürk düşmanı olduğum anlaşılmasın. Olur a ülkemizde aklını peynir ekmekle yiyen çok. Ben de Atatürk'ü bu vatanın evladı diye hatta müslüman diye ruhuna dualar okuyorum. Demek istediğim şu ki insanları erişilmez kılan zihniyet putperest zihniyetidir. İnsan iyiliğiyle kötülüğüyle, hataları ve başarılarıyla bildiğimiz insandır işte.

 Yazımda fikirler bunalımına düşmüş insanlığımızdan bahsetmek istedim. O kadar çok fikirler içerisindeyiz ki bu gün böyle düşünürken bir kaç saat sonra şöyle düşünüyoruz vs. Artık feleğimiz şaştı fikir değiştirmekten. Bütün fikirleri posasında yoğurup eriten Kur'an ise bütün bunlara bir reçete fakat var mı okuyup düşünen?

İnsanoğlu aklıyla değerlendirilen bir yaratık. Onun kıymeti aklıyla ölçülür. Aklını kullanmayanların pislik içinde bırakılacağı buyrulur Kur'an'da. Fakat Kur'an'ı inkar eden bir insana da bu hakikatleri anlatamazsın. Adam diyormuş ya; ben özünü inkar ediyorum sen bana onun sözünü söylüyorsun.

Her gün acaip şeyler duyuyoruz televizyon ekranlarından. Selahattin Demirtaş bir öyle bir böyle konuşuyor. Kemal Kılıçdaroğlu ve gürühü da bir öyle bir böyle konuşuyor. Bu adamların sözlerinin bir tutar dalı yok. Kendilerini dinleyenleri de aptal yerine koydukları kesin. Gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar. Bunları dinlerken insanın sinirleri zıplıyor.

Bunlar bana Deli Kral hikayesini hatırlatıyor.

Bir zamanlar uzak virane bir kentte bilge ve güçlü bir kral hüküm sürüyordu. Ve gücüyle korku salıyor, bilgeliğiyle seviliyordu.

Bu kentin ortasında suyu serin ve berrak bir kuyu vardı. Kral ve saray halkı dahil bütün kent oradan su içerdi. Çünkü başka kuyu yoktu.

Bir gece herkes uyurken bir cadı kente girdi ve kuyuya garip bir sıvıdan yedi damla damlattı ve dedi ki: ''Bu saatten sonra bu sudan kim içse delirecek.''

Ertesi sabah kral ve mabeyincisi dışında herkes kuyudan su içti ve cadının söylediği gibi delirdi.

Ve o gün boyunca insanlar dar sokaklarda ve pazar yerlerinde birbirlerine şundan başka bir şey söylemediler: ''Kral delirmiş, kral ve mabeyincisi akıllarını yitirmiş. Kuşkusuz deli bir kral tarafından yönetilemeyiz.''

Kral, akşam bu kuyudan kadehin doldurulmasını emretti ve kadehten bol bol içti ve mabeyincisine de içirdi.

Ve uzak virane kentinde büyük bir sevinç yaşandı. Çünkü kral ile mabeyincisinin akılları başlarına gelmişti.

Siz ne dersiniz?




                                      Teslime Gülsen Nurdoğan

Hiç yorum yok: