AKİF İNAN: Tasavvufa devrini tamamlamış bir hareket gözüyle bakanlar
için, tasavvufu tamamen gereksiz bulanlar için, “benim mürşidimden başka mürşid
olamaz, gelemez” gibi kanaat sahipleri için ne
dersiniz?
1 - İslamda burçların hükmü nedir?
Cevap:
Burçlar vardır. Kuranı Kerim’de “burûc” (burçlar) adında sure var. Kuranı Kerim’deki burç kelimelerinin tefsirlerden açıklamalarına bakınız. Burçlara bakılarak gelecek hakkında yorum yapmak caiz değildir, geleceği Allah’tan başka kimse bilmez. Bize düşen salih amel, sabır, dua ve tevekküldür. Ayrıca Erzurumlu İbrahim Hakkı Efendinin Marifetname isimli kitabında çok daha detaylı bilgi bulabilirsiniz.
2 - İnternet üzerinden (chat), bir erkegin bir bayanla
konusmasi caizmidir?
Cevap:
Toplumda veya tek başına telefonla konuşur gibidir. Burada kalbi hisler önemlidir. Hayrın dışındaki şeyler, fitne ve karşılıklı aldatmaca vebal olur.
- İslam da istiharenin hükmü nedir?
Cevap:
Bir konuda karar vermek için zorlanan kimse, o konunun hayırlı olup olmadığını Cenab-ı Hakk’a sorması istiharedir. Ancak bilinmelidir ki, aslolan konunun uzmanlarıyla istişare etmektir. İstişare edilecek ehil insanların bulunduğu durumlarda istihareye müracaat edilmesi uygun değildir. Aksi takdirde istihare yapılabilinir. İstihare hususunda insan kitaplarımızda yazılan şeyleri ölçü kabul eder. Uyandığında iyi rüyalar gördüğünü hatırlar, gönlüne bir genişlik gelirse müsbete işaret sayılır. Aksi de menfi olmasının alameti sayılır. Rüya görüp onu yorumlamak temel kaynaklarımızda vardır. Kur’an’da muhtelif yerlerde buna işaret edilir. Bunun en önemli örneği, Yusuf aleyhisselamdır.
Kur’an-ı Kerim, ilk altı ay Peygamberimiz’e rüya yoluyla vahyolunmuştur. Rüya ayetlerde de yer almaktadır. İsra Suresi 60. ayette; “Hani biz sana, herhalde Rabbın bütün insanları (ilmiyle, kudretiyle, saltanatıyla, tedbir ve tasarrufuyla) kuşatmıştır, demiştik. Sana gösterdiğimiz görüntüyü (ya da rüyayı) ve Kur’an’da lanetlenmiş ağacı sadece insanlara bir fitne (imtihan) kıldık ve onları (böylece) korkuturuz; bu da onlarda büyük bir taşkınlık ve azgınlıktan başka bir şey artırmaz” buyurulmaktadır. Bu surenin 59. ayetinde rüya kelimesi geçmektedir…
Bir diğer ayet şudur: Saffat suresi 102. ayet. “Çocuk onun yanında yürüyüp konuşabilme çağına gelince, İbrahim ona şöyle dedi: Oğulcağızım! Doğrusu ben rüyamda seni bogazladığımı görüyorum. Bir bak, bu hususta görüşün ne? O da: Babacığım, sen emredildiğini yap. Beni –İnşaallah- sabredenlerden bulacaksın.”
Ayrıca şu ayetlere bak: Saffat Suresi 104-105.
Fetih Suresi 27 ayet.
Yusuf Suresi 4,5,6 ve sonraki ayetler.
Yine konuyla ilgili çok sayıda hadis-i şerifler vardır.
Şu kitabı tavsiye ederiz:
Hasan Avni Yüksel, Türk-İslam Tasavvuf Geleneğinde Rüya, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları
17 - NEDEN BİR MEZHEBE UYMAK ZORUNLULUGUMUZ VAR?
Cevap:
Mezhepler , yani kişisel içtihadi görüşler, kişisel değerlendirmelerdir. İnsan standart bir makine olmadığı için normal olarak aynı sesi çıkarmayacaktır. Farklı değerlendirmeler normaldir. İctihad da bu türdendir. İctihadlar peygamberimiz zamanından itibaren çeşitlilik arzetmiştir. Çeşitli oluşu ümmete kolaylık ve rahmet olmuştur. Teke indirmek sıkıntı verir. Uygulama zorluğu ortaya çıkarır. Mezheb (kişisel ictihadi görüş) sahabe toplumunda da vardı. Sahabenin müctehidleri çok az sayıda idi. Diğer sahabiler onların görüşüne (mezhebine) tabi oluyorlardı. Mezheb olayı sanıldığı gibi ortaya sonradan çıkma değildir. Bir hak mezhebe uymamak cahilliktir. Cahillik tehlikelidir, sonu vehâmetli bir şey olur. Bir hak mezhebe uymuyorsa kişi , o kişi İmam-ı Azam mı?... Neden uymuyor? Kendi başına ayetleri hadisleri anlayacak kadar, mezhep kuracak kadar çok allâme bir insan mı?.. Değil. O zaman bilene uyması lazım!...
- İslam'da rüya tabiri var mıdır?
Cevap:
Rüyalara göre amel edilmez. Müsbet noktada rüya ile amel etmek hususu da sadece o rüyayı gören içindir. Bir başkası için asla bağlayıcı olamaz. Çeşitleri vardır. Rahmani rüya vardır, şeytani rüya vardır. Gördüğümüz kötü rüyalardan Allah’a sığınırız. İyi rüyalardan da şımarmamaya çalışırız. Düşündüğümüz şeylerin kaderimiz üzerine etkisi olmaz. İnsan gördüğü rüyaya görü hayatını ve programını değiştirmemelidir.
- Unutkanlığın sebebi nedir? Kurtulmak için ne yapılabilir?
Cevap:
Adap kitaplarında bazı şeylerin unutkanlığa sebep olacağı ifade ediliyor. Mesela bunlardan olmak üzere mezar taşı okumak, tuvalette çişine bakmak gibi . Unutkanlık için ekşi yenmemesi tavsiye edilir. Üzüm siyah üzüm ve leblebi yenmesi tavsiye edilir. Unutkanlığın sebeplerinden birisi de meselelere dikkatsiz ve lakayit yaklaşmaktandır. Bu hususta doktorların tavsiyelerine de müracaat edilmelidir.
İmamı Şafii hazretleri bir şiirinde çok zeki iken birden okuduğunu ezberleyememe durumunu hocası Vekia şikayet ettiğinde , hocam beni haramları terk etmeye irşad etti diyerek haramların unutkanlık sebebi olduğunu işaret ediyor . Bir hadisi şerifte hazreti Ali Efendimiz unutkanlıktan Peygamber (SAV) Efendimize şikayette bulundu , Peygamber (SAV) Efendimiz de ona Cuma gecesinde 4 rekat namaz kılmasını , Yasin, Vakıa ve Hadid surelerini namazda her rekatta okumayı ve bunu birkaç hafta devam ettirmesini tavsiye ettiler. Ondan sonra bir daha duyduğumu unutmadım diyor hazreti Ali Efendimiz
HALİL NECATİOĞLU: Bu çeşit
beyanlar vakıaya ve edebe aykırıdır. Bir insanın üstadını sevmesinden tabii bir
şey olamaz. Hatta bu zaruridir. Yalnız benim üstadımdan başka üstad yoktur
demek, bir şeyin yokluğunu isbat etmek, varlık isbat etmekten çok daha zordur.
Mesela, “bu odada hiç toplu iğne yok” dediğimiz düşünelim. Bir toplu iğne var
demenin kolaylığı yanında “yok” demek fevkalade zordur. İnsanoğlu bilgi
bakımından mahdut olduğuna göre yalnız benim üstadım vardır, başka üstad yoktur
demek, bir kere her yeri biliyor, aramış da ondan sonra “burada toplu iğne yok.”
demek gibi bir iddia keyfiyetindedir. Bu vakıaya ve edebe uygun değildir. Sonra
Allah’ın rahmet ve lütfu, yağmur yağdığı zamanki gibi heryere şamildir. Allah
hiçbir yeri feyizsiz bırakmamıştır.
“Hiçbir yer yoktur ki oraya
peygamber gönderilmiş, ya da irşad edici gönderilmiş olmasın”. Bunların bir
kısmını Allahü Teala Hazretleri bize beyan ettiğini, bir kısmını ise beyan
etmediğini Kur’an’da Ayet-i Kerimelerle bildiriyor. Ama her beldenin, muhakkak
böyle bir vazifeli tarafından ikaz edildiğini çok kati bir gerçek olarak
biliyoruz. O lütuf aynen devam eder. [El-isra 17/15 (...Biz peygamber
göndermedikçe kimseye azab etmeyiz.), En-nahl 16/36 (And olsun ki her ümmete:
“Allah’a kulluk edin, azdırıcılardan kaçının” diyen peygamber
göndermişizdir.)]
Her yerde muahakkak ki halkı
irşad edici Allah’ın sevdiği,Resulullah’ın hizmetini devam ettiren insanların olması
tabiidir.
Çünkü Hadis-i Şerifte
buyuruluyor ki: “Ümmetimden bir taife kıyamet kopuncaya kadar Hakk’a müzahir
olmakta, destekçi olmakta devam edecektir. Onlar kınayanın kınamasından
çekinmeden, bu vazife-i diniyesini, şerefli hizmetlerini, fütur getirmeden
yerine getirmeye devam edeceklerdir.”
Cevap:
Burçlar vardır. Kuranı Kerim’de “burûc” (burçlar) adında sure var. Kuranı Kerim’deki burç kelimelerinin tefsirlerden açıklamalarına bakınız. Burçlara bakılarak gelecek hakkında yorum yapmak caiz değildir, geleceği Allah’tan başka kimse bilmez. Bize düşen salih amel, sabır, dua ve tevekküldür. Ayrıca Erzurumlu İbrahim Hakkı Efendinin Marifetname isimli kitabında çok daha detaylı bilgi bulabilirsiniz.
Cevap:
Toplumda veya tek başına telefonla konuşur gibidir. Burada kalbi hisler önemlidir. Hayrın dışındaki şeyler, fitne ve karşılıklı aldatmaca vebal olur.
- İslam da istiharenin hükmü nedir?
Cevap:
Bir konuda karar vermek için zorlanan kimse, o konunun hayırlı olup olmadığını Cenab-ı Hakk’a sorması istiharedir. Ancak bilinmelidir ki, aslolan konunun uzmanlarıyla istişare etmektir. İstişare edilecek ehil insanların bulunduğu durumlarda istihareye müracaat edilmesi uygun değildir. Aksi takdirde istihare yapılabilinir. İstihare hususunda insan kitaplarımızda yazılan şeyleri ölçü kabul eder. Uyandığında iyi rüyalar gördüğünü hatırlar, gönlüne bir genişlik gelirse müsbete işaret sayılır. Aksi de menfi olmasının alameti sayılır. Rüya görüp onu yorumlamak temel kaynaklarımızda vardır. Kur’an’da muhtelif yerlerde buna işaret edilir. Bunun en önemli örneği, Yusuf aleyhisselamdır.
Kur’an-ı Kerim, ilk altı ay Peygamberimiz’e rüya yoluyla vahyolunmuştur. Rüya ayetlerde de yer almaktadır. İsra Suresi 60. ayette; “Hani biz sana, herhalde Rabbın bütün insanları (ilmiyle, kudretiyle, saltanatıyla, tedbir ve tasarrufuyla) kuşatmıştır, demiştik. Sana gösterdiğimiz görüntüyü (ya da rüyayı) ve Kur’an’da lanetlenmiş ağacı sadece insanlara bir fitne (imtihan) kıldık ve onları (böylece) korkuturuz; bu da onlarda büyük bir taşkınlık ve azgınlıktan başka bir şey artırmaz” buyurulmaktadır. Bu surenin 59. ayetinde rüya kelimesi geçmektedir…
Bir diğer ayet şudur: Saffat suresi 102. ayet. “Çocuk onun yanında yürüyüp konuşabilme çağına gelince, İbrahim ona şöyle dedi: Oğulcağızım! Doğrusu ben rüyamda seni bogazladığımı görüyorum. Bir bak, bu hususta görüşün ne? O da: Babacığım, sen emredildiğini yap. Beni –İnşaallah- sabredenlerden bulacaksın.”
Ayrıca şu ayetlere bak: Saffat Suresi 104-105.
Fetih Suresi 27 ayet.
Yusuf Suresi 4,5,6 ve sonraki ayetler.
Yine konuyla ilgili çok sayıda hadis-i şerifler vardır.
Şu kitabı tavsiye ederiz:
Hasan Avni Yüksel, Türk-İslam Tasavvuf Geleneğinde Rüya, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları
17 - NEDEN BİR MEZHEBE UYMAK ZORUNLULUGUMUZ VAR?
Cevap:
Mezhepler , yani kişisel içtihadi görüşler, kişisel değerlendirmelerdir. İnsan standart bir makine olmadığı için normal olarak aynı sesi çıkarmayacaktır. Farklı değerlendirmeler normaldir. İctihad da bu türdendir. İctihadlar peygamberimiz zamanından itibaren çeşitlilik arzetmiştir. Çeşitli oluşu ümmete kolaylık ve rahmet olmuştur. Teke indirmek sıkıntı verir. Uygulama zorluğu ortaya çıkarır. Mezheb (kişisel ictihadi görüş) sahabe toplumunda da vardı. Sahabenin müctehidleri çok az sayıda idi. Diğer sahabiler onların görüşüne (mezhebine) tabi oluyorlardı. Mezheb olayı sanıldığı gibi ortaya sonradan çıkma değildir. Bir hak mezhebe uymamak cahilliktir. Cahillik tehlikelidir, sonu vehâmetli bir şey olur. Bir hak mezhebe uymuyorsa kişi , o kişi İmam-ı Azam mı?... Neden uymuyor? Kendi başına ayetleri hadisleri anlayacak kadar, mezhep kuracak kadar çok allâme bir insan mı?.. Değil. O zaman bilene uyması lazım!...
- İslam'da rüya tabiri var mıdır?
Cevap:
Rüyalara göre amel edilmez. Müsbet noktada rüya ile amel etmek hususu da sadece o rüyayı gören içindir. Bir başkası için asla bağlayıcı olamaz. Çeşitleri vardır. Rahmani rüya vardır, şeytani rüya vardır. Gördüğümüz kötü rüyalardan Allah’a sığınırız. İyi rüyalardan da şımarmamaya çalışırız. Düşündüğümüz şeylerin kaderimiz üzerine etkisi olmaz. İnsan gördüğü rüyaya görü hayatını ve programını değiştirmemelidir.
- Unutkanlığın sebebi nedir? Kurtulmak için ne yapılabilir?
Cevap:
Adap kitaplarında bazı şeylerin unutkanlığa sebep olacağı ifade ediliyor. Mesela bunlardan olmak üzere mezar taşı okumak, tuvalette çişine bakmak gibi . Unutkanlık için ekşi yenmemesi tavsiye edilir. Üzüm siyah üzüm ve leblebi yenmesi tavsiye edilir. Unutkanlığın sebeplerinden birisi de meselelere dikkatsiz ve lakayit yaklaşmaktandır. Bu hususta doktorların tavsiyelerine de müracaat edilmelidir.
İmamı Şafii hazretleri bir şiirinde çok zeki iken birden okuduğunu ezberleyememe durumunu hocası Vekia şikayet ettiğinde , hocam beni haramları terk etmeye irşad etti diyerek haramların unutkanlık sebebi olduğunu işaret ediyor . Bir hadisi şerifte hazreti Ali Efendimiz unutkanlıktan Peygamber (SAV) Efendimize şikayette bulundu , Peygamber (SAV) Efendimiz de ona Cuma gecesinde 4 rekat namaz kılmasını , Yasin, Vakıa ve Hadid surelerini namazda her rekatta okumayı ve bunu birkaç hafta devam ettirmesini tavsiye ettiler. Ondan sonra bir daha duyduğumu unutmadım diyor hazreti Ali Efendimiz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder